Bloglarımız

ATTİLÂ İLHAN’IN ŞİİRLERİNDE “SİTEM”

Sude Karagöl

Giriş

            Attilâ İlhan, 1925’te İzmir Menemen’de doğmuştur. Babası Muharrem Bedrettin Bey, annesi Perihan Memnune Hanım’dır. İlköğrenimini İzmir’de bulunan Cumhuriyet İlkokulunda, ortaöğrenimini Atatürk Ortaokulunda tamamlamıştır. Liseye İzmir Atatürk Lisesinde okurken Nâzım Hikmet’in kitaplarıyla yakalanmasından dolayı okuldan atılmış, öğrenim hakkı elinden alınmıştır (Türk, 2024: 257). Yıllar sonra eğitim hakkını geri kazanan Attilâ İlhan, İstanbul Işık Lisesinde öğrenimini tamamlamıştır. Bu dönemde edebiyata merakı artmış farklı süreli yayınlarda şiirleri yayımlanmıştır. İstanbul Hukuk Fakültesinde eğitimine devam ederken Paris’e gitmiş orada Marksizm ve Fransızcayı öğrenmiştir.

            Attilâ İlhan, Paris’te öğrendikleri ve Nâzım Hikmet’in etkisiyle toplumcu gerçekçi eserler kaleme almıştır. Şiir, roman, deneme gibi türlerde yazılar yazmıştır. Bunun sonucunda dergi kurmak istemiş olsa da başarılı olamamış, Mavi dergisi ekibine katılmıştır. Burada bulunduğu süre boyunca toplumcu eserler yazan Attilâ İlhan bir süre sonra Hisar’la çatışmaya girmiştir. Çatışmalar Garipçiler’in de dahil olmasıyla büyümüş ve devam etmiştir. Mavi dergisi Attilâ İlhan’ın benimsediği toplumcu gerçekçi edebiyata yönelik yazılar yayımlamış Hisarcılar ve Garipçiler ile olan tartışma ancak derginin kapanmasıyla son bulmuştur.

            Toplumcu gerçekçi şiir anlayışı yoksulluk, eşitsizlik, yaşam mücadelesi, eğitimsizlik, işçi ve köylülerin ezilmesi, sömürülme, baskı gibi konulardan beslenmektedir. Bu ideoloji anlayışına sahip Attilâ İlhan da şiirlerinde siyasi ve devlet eleştirilerini, halkın yaşamını, eşitsizlikleri işlemiştir. Türkiye’nin içerisinde bulunduğu siyasi olaylar karşısında yaşadığı duygu ağırlığı, hayal kırıklığı ve beklentilerinin karşılanmaması şairin şiirlerinde sitem unsurunu ön plana çıkarmıştır. Devletin komünizme olan tavrı, şairin kalem arkadaşlarına yapılan muameleler onun siyasi şiirlerini sitemli bir şekilde yazmasına neden olmuştur. Bununla birlikte halkın durumunu dile getirdiği yoksulluk, eşitsizlik gibi konuları işlediği şiirlerinde de yine bir sitem söz konusudur. Yanı sıra bireysel hayatını anlattığı hayata, sevgiliye karşı olan hayal kırıklıklarını, hüzünlerini de yine bu unsur çizgisinde kaleme almıştır.

            Attilâ İlhan’ın “Sitem” başlığı altında inceleyebileceğimiz kırk dört şiiri bulunmaktadır: “Hürriyet Yürüyor”, “Mümkün mü”, “Arka Sokak”, “Bitsin Dedik”, “Başka Adam”, “Kaptan 2”, “Kaptan 5”, “Kirli Yüzlü Melekler”, “Uzun Hava”, “Suna Su İçin Koşma”, “Üçüncü Şahsın Şiiri”, “Fabrika Durağı”, “Sen Benim Hiçbir Şeyimsin”, “Beni Bir Kere Dövdüler”, “4. Sirkeci Garpalas”, “Ferda”, “İstanbul Ağrısı”, “Geç Kalmış Ölü”, “Ağustos Çıkmazı”, “Ben Sana Mecburum”, “Hürriyet ve İstiklal Benim Karakterimdir”, “Yalnız Gezer”, “Ölmek Yasak”, “Ağustos Mızıkacıları”, “Yasak Sevişmek”, “Osmanlı Kasidesi”, “17. Rubai”, “Sultân-ı Yegâh”, “3. Gece”, “İlk Kelepçe”, “3. Şiir”, “Rubaiyat”, “2. Nâkılan-ı Âsâr”, “Ölmek Zamanı”, “Mart, Akşamüstü”, “İstintak Gazeli”, “Cehennem Kasidesi”, “Adım Sonbahar”, “2. Ayrılık Sevdaya Dahil”, “2. O Plajda Onsuz”, “Kimi Sevsem Sensin”, “Bu Nasıl Sonbahar”, “Rubailer”. Bu şiirler “Hayata Sitem”, “Sevgiliye ve Aşka Sitem”, “Devlete Sitem” olarak üç başlık altında incelenebilmektedir.

Hayata Sitem

            Sitem, bir duruma ya da kişiye karşı oluşmuş hayal kırıklıkları sonucu şikâyette bulunmaktır. Doğrudan öfkelenmek yerine kırgınlıklar sitem ile gösterilir. Türk edebiyatının şairleri için bu unsur vazgeçilmez bir davranıştır demek yanlış olmayacaktır. Yapı gereği insan kırılgan bir varlıktır. Şairlerin hayata bakış ve yaklaşımları duygu ağırlıklı olduğundan kırılganlıkları da bununla doğru orantılıdır. Ve bu durum sonucu Türk edebiyatında ortaya sitemkâr tarzda şiirler çıkmıştır. Şairler şiirinde bazen bir insana, olaya ya da bir davranışa sitemlerini gösterirken kimi zaman bu sitemler hayata ya da yaratana karşı da olabilmektedir.

            Attilâ İlhan’ın bu başlık altında inceleyeceğimiz şiirlerinde toplumcu gerçekçi bakış açısının etkisi oldukça büyüktür. Şair hayatın zorluklarına ve insan üzerindeki etkilerine sitem etmekle beraber aynı zamanda bireysel sorunlarına da şikâyette bulunmuştur. Attilâ İlhan’ın “Hayata Sitem” başlığında yirmi bir şiiri incelenebilmektedir. Bu şiirler şunlardır: “Mümkün mü?”, “Arka Sokak”, “Başka Adam”, “Kirli Yüzlü Melekler”, “4. Sirkeci Garpalas”, “İstanbul Ağrısı”, “Geç Kalmış Ölü”, “Ağustos Çıkmazı”, “Yalnız Gezer”, “Ölmek Yasak”, “Yasak Sevişmek”, “17. Rubai”, “Sultân-ı Yegâh”, “3. Gece”, “Rubaiyat”, “Mart Akşamüstü”, “İstintak Gazeli”, “Cehennem Kasidesi”, “Adım Sonbahar”, “Bu Nasıl Sonbahar”, “Rubailer”.

            Şair “Ölmek Yasak” isimli şiirinde hüzünlerinin ve kırgınlıkların görülmemesine sitem etmektedir. “olur mu gecemi yeşile çalmak” ifadesindeki gece hüzün, yalnızlık demektir ve yeşile çalınması şairin acısının ve üzüntüsünün üzerinin örtülmesidir. Şiirin devamında, “yıldız çivilemek parmak uçlarıma” ifadesi kullanılır. Buradaki yıldız mutluluk ve aydınlık demektir, fakat şair için bu acısının ve hüznünün görülmemesidir. Bunun sonucunda gelen mutluluklar bile şairi huzura kavuşturmaz. Şiirin devamında hayatın kısalığından, doğumunun bile sorulmadan gerçekleştiğinden sitem edilir. Ölümün, intiharın yasak olduğu vurgulanır.

“[…]

olur mu gecemi yeşile çalmak

yıldız çivilemek parmak uçlarıma

ölüm kadar çabuksa eğer yaşamak

hiç doğmamayı isterdim ama

bir kere doğmuşum ölmek yasak” (İlhan 2011: 37).

            Şair “Cehennem Kasidesi” şiirinde hayata sitemde bulunur. Dünya bir cehennem insanlar ise korkunç yaratıklar olarak adlandırılır. Bu şiirde doğa unsurları kullanılarak da kötülükten sitem edilmiştir. Ağaçlar insanı kuşatan bir sınır, yaprakları da yamyam olarak nitelendirilmiştir. Şair hayattaki zorluklardan ve kötü niyetli insanlardan sitem etmektedir. Dünyanın kötülük ile bir bütün halinde olduğunu vurgularken aynı zamanda bu kötülüğün içerisinde sıkıştığını anlatır. “yıldızlar dağıldı yerlerinden”, “karadır güneş” dizeleriyle şair karanlık unsurunu kullanarak kötülüğe sitemde bulunur.

            Şairin “Adım Sonbahar” şiirinde de sitem söz konusudur. Attilâ İlhan bu şiirinde ilkbahar ve sonbahar mevsimleri arasında kıyaslama yapmaktadır. İlkbahar mutlu bir insanı temsil ederken sonbahar hüzün ile şairin kendisini yansıtmaktadır. İlkbaharın gelmesiyle ağaçlarda açan çiçek mutlu, huzurlu bir insanı yansıtır. Sonbaharda ise dökülen çiçekler, yapraklar üzüntüyü temsil etmektedir. “nasıl iş bu” ifadesiyle bu doğa olayını duygulara yükleyerek sitemkâr bir şekilde eleştirir.

“nasıl iş bu

her yanına çiçek yağmış

erik ağacının

ışık içinde yüzüyor

neresinden baksan

     gözlerin kamaşır

oysa ben akşam olmuşum

yapraklarım dökülüyor

usul usul

     adım sonbahar” (İlhan 2012: 103).

            Yine şairin “Bu Nasıl Sonbahar” şiirinde de sitemkâr bir tavır hakimdir. Fakat buradaki sitem sonbahar mevsiminin, eylül ayının durgunluğunadır. Sonbahar şairler için hüzün ve ayrılığı simgelemektedir. Fakat Attilâ İlhan artık sonbaharın anlamını yitirdiğinden sitem eder. “böyle sonbahar mı olur yüreği titretmiyor” ifadesiyle artık eskisi gibi duygular hissedemediğinden şikâyet etmektedir. “ne o kızlar hani varla yok arası bir tebessüm gibi hayalimizde yaşar” dizeleriyle de eski aşkların, insanların olmadığından sitem etmektedir. Şair şiiriyle de hayattan zevk almadığını ve duygularının eskiye kıyasla durgunlaşıp yıprandığından şikâyet eder.

            Attilâ İlhan’ın “Hayata Sitem” başlığında incelediğimiz birkaç şiirinde hayata ve bunun getirdiği zorluklara sitemlerde bulunmuştur. Beklentilerinin karşılanmaması, yılların şair üzerindeki yorgunluğu ve yarım kalmışlık hissi onu hırçınlaştırmış şiirlerine yansımıştır. Aynı zamanda insanlara karşı olan yaklaşımı ve hayal kırıklıkları da şiirlerinde sitem olarak yer almıştır.

Sevgiliye ve Aşka Sitem

            Türk edebiyatında sevgiliye ve aşka sitemkâr tarzda şiirler güncelliğini kaybetmemiştir. Sevgilinin aşığa yaptığı zulümler geçmişten günümüze şiirlerde sitemli bir şekilde anlatılmıştır. Karşılıksız aşk, sevgilinin aşığa zulüm olan hareket ve davranışları şiirlerin temasını oluşturmaktadır. Attilâ İlhan’ın şiirlerinde de çoğu zaman aşka, sevgiliye ve kadına sitem söz konusudur. Şairin bu başlık altında inceleyebileceğimiz on üç şiiri bulunmaktadır: “4. Ümmühan”, “Bitsin Dedik”, “Kaptan 2”, “Kaptan 5”, “Suna Su İçin Koşma”, “Üçüncü Şahsın Şiiri”, “Fabrika Durağı”, “Sen Benim Hiçbir Şeyimsin”, “Beni Bir Kere Dövdüler”, “Ben Sana Mecburum”, “Ağustos Mızıkacıları”, “Ölmek Zamanı”, “Kimi Sevsem Sensin”, “Ayrılık Sevdâya Dâhil”.

            Attilâ İlhan’ın “Üçüncü Şahsın Şiiri” isimli şiiri bugün de hala oldukça sevilmektedir. Şiirdeki üçüncü şahıs şairin kendisidir. Metnin temasını karşılıksız bir aşk oluşturmaktadır. Şair sevgiliyi gördüğünde ve göz göze geldiğinde bunu felaket olarak adlandırır. Çünkü sevgilinin başka bir sevdiği vardır ve şaire bakışıyla sevgilisine bakışı arasında fark söz konusudur. Bu durumu bilen şair için sevgilinin kendisine bakışı yaralayıcıdır. Gözlerindeki sevgisizlik şairi incitmektedir. “beni sevmiyordun bilirdim, bir sevdiğin vardı duyardım” ifadesiyle sevgisizliğe sitem edilmiştir. Şiirin devamında sevgilinin aşığı eleştirilir. Bu eleştirilerde sitemkâr ve kıskanç bir üslup hakimdir. Sevgilinin kalkıp ona gitmesi, sarılmasını da sitemkâr bir söyleyişle dile getirir ve bu durumu bir felaket olarak nitelendirir.

“gözlerin gözlerime değince

felâketim olurdu ağlardım

beni sevmiyordun bilirdim

bir sevdiğin vardı duyardım

çöp gibi bir oğlan ipince

hayırsızın biriydi fikrimce

ne vakit karşımda görsem

öldüreceğimden korkardım

felâketim  olurdu ağlardım” (İlhan 2014: 22).

Şairin “Sen Benim Hiçbir Şeyimsin” şiirinde de sevgilinin yokluğuna sitem edilmektedir. Şiirde sürekli tekrar eden “sen benim hiçbir şeyimsin” ifadesi sevgiliye duyulan yabancılaşma ve uzaklaşma durumunu vurgulamaktadır. Fakat sevgilinin yarattığı acı hissi uzaklaşma ihtiyacını doğurmuş olsa da bu durum şaire acı vermektedir. Sevgilinin varlığının dahi yarım kalmışlık hissi yaratmasının yanında yokluğu büyük bir boşluk doğurmaktadır. Varlığı da yokluğu da şair için hüzündür.

“[…]

sen benim hiçbir şeyimsin

yabancı bir şarkı gibi yarım

yağmurlu bir ağaç gibi ıslak

hiç kimse misin bilmem ki nesin

uykumun arasında çağırdığım

çocukluk sesimle ağlayarak” (İlhan 1962: 13).

            Attilâ İlhan, “Beni Bir Kere Dövdüler” isimli şiirinde sevgili için yediği dayağı anlatmaktadır. “beni bir kere dövdüler çok gözlüklüydüm, daha bere giyiyordum bıyıklarım duruyor” ifadesiyle gençliğini ve çocukluğunu işaret etmektedir. Yaşadığı aşkının bedeli olarak şiddeti vurgulamıştır. “senin için dövdüler dişlerimi tükürdüm” cümlesiyle de gördüğü şiddete sitem ederken ayrıca sevgiliye de şikâyet söz konusudur. Şairin “Ayrılık Sevdâya Dâhil” başlığı altında yayımladığı “2” numaralı şiirinde sevgilinin yokluğuna sitem vardır. Şair için sevgili somut olarak yanında olmasa bile aşkı her daim onunladır. “hiç olmasan da mutlaka varsın” cümlesiyle şair sevgiliyi her daim kalbinde taşıdığını vurgularken ayrıca sitemkâr bir üslup kullanmıştır. Şiirinin ilerleyen bölümlerinde sevgilinin yokluğu kabullenilmiş ve nerede olduğunun sorgusu yapılmıştır. Bununla birlikte şair kendi yalnızlığını bastırmak için sevgiliyi yalnızlaştırmıştır.

            Şairin bu başlık altında incelediğimiz şiirlerinde sitem sevgiliye ve aşka yapılmıştır. Sevgilinin kimi zaman yokluğundan şikâyet edilirken kimi zaman da olduğunda dahi boşluk hissi yaratmasından bahsedilir.

Devlete Sitem

            Attilâ İlhan’ın sitemkâr bir üslup ile kaleme aldığı şiirlerinin birçoğu toplumcu gerçekçi bakış açısını barındırmaktadır. Bu başlık altında inceleyeceğimiz şiirlerde şair, yönetim şekline, halkın gördüğü tavırlara ve sisteme sitem etmiştir. İlhan’ın “Devlete Sitem” başlığında inceleyebileceğimiz beş şiiri bulunmaktadır. Bunun yanı sıra şairin hapishanede olduğu yıllarda yazdığı şiirlerde de içerisinde bulunduğu duruma sitem ettiği görülmüştür. Şairin “Ferda” isimli şiiri yönetime ve yapılan haksızlıklara karşı sitemkâr üslup ile yazılmıştır. Şiirde “Devr-i şeamet” ifadesiyle uğursuz bir yönetim devri anlatılır. Yönetimin halka verdiği sözü tutmaması, sürgünler gerçekleştirilmesi eleştirilmiş ve sitem edilmiştir.

“[…]

bir devr-i şeamet

yine çiğnendi yeminler

çiğnendi yazık milletin ümmid-i bülendi

kanun diye topraklara sürüldü cebinler

kanun diye

kanun diye kanun tepelendi” (İlhan 1962: 118).

            Şair, “Hürriyet ve İstiklâl Benim Karakterimdir” şiirinde hürriyeti insanî bir varlık olarak nitelendirmiştir. Yine bu şiirde de sisteme ve yönetime sitem söz konusudur. Şair hürriyetin gelmesini bir tren garında uzun süre beklemiştir. Şiirin devamında hürriyetin İstanbul’da ya da Barselona’da savaşta tutsak kaldığını düşünmeye başlamıştır. Aynı zamanda şiirde kendi tutuklanma sürecini de anlatmıştır. “İlk Kelepçe” şiirinde şair tutuklanmış ve polisler tarafından göz altında tutulmaktadır. Polislerin ona bakışı sonucu şair “ellerim kazma kürek ayaklarım toz duman, ne han hamam sahibiyim ne apartıman” ifadelerini kullanmıştır. Bu cümleyle şiirinin başında yaptığı gibi yine işçi sınıfını savunur. Devleti soyan ve dolandıran yüksek zümreye mensup insanlara da eleştiride bulunmuştur. Şiirin devamında “ulan ankara ben senin oğlun değil miyim, kasketimin altında tepeden tırnağa bozkır” cümlesiyle başkent olan Ankara’ya yani yönetime sitemkâr bir söyleyişte bulunmuştur. Ve yine halktan olduğunu, Anadolu insanı olduğunu vurgulamıştır.  

Değerlendirme

            Türk Edebiyatında şairlerin sıklıkla kullandığı sitemkâr üslup Attilâ İlhan’ın şiirlerinde de sıkça yerini almıştır. Şair gerek inandığı ve savunduğu ideoloji gerek kendi bireysel hayatında sitem şeklinde duygularını ifade etmiştir. Şairin şiirlerini incelediğimiz “Hayata Sitem”, “Sevgiliye ve Aşka Sitem” başlıklarında doğrudan bir söylem söz konusudur. Bu durum “Devlete Sitem” başlığında değişmiş dolaylı bir anlatım tercih edilmiştir. Bunun nedeni olarak dönemin siyasi yapısı ve baskı neden gösterilebilmektedir.

Kaynakça

İlhan, Attilâ (1959). Duvar, (1. Baskı). İstanbul: Doğuş Matbaası.

İlhan, Attilâ (1962). Bela Çiçeği, (1. Baskı). İstanbul: Ekin Basımevi.

İlhan, Attilâ (2012). Ben Sana Mecburum, (33. Baskı), İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.

İlhan, Attilâ (2012). Sisler Bulvarı, (22. Baskı). İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.

İlhan, Attilâ (2014). Yağmur Kaçağı, (22. Baskı). İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.

İlhan, Attilâ, (1999). Elde Var Hüzün, (8. Basım). İstanbul: Bilgi Yayınevi.

İlhan, Attilâ, (2011). Yasak Sevişmek, (16. Baskı). İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.

İlhan, Attilâ, (2012). Böyle Bir Sevmek, (18. Baskı). İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.

İlhan, Attilâ, (2012). Korkunun Kırallığı, (10. Baskı). İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.

İlhan, Attilâ, (2012). Korkunun Kırallığı, (18. Baskı). İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.

İlhan, Attilâ, (2013). Kimi Sevsem Sensin, (25. Baskı). İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.

İlhan, Attilâ, (2013). Tutuklunun Günlüğü, (12. Baskı). İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.

Türk, Hatem (2024). Çağdaş Türk Şiiri, (3. Baskı). Çanakkale: Hars Akademi.

Related Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir